“Koşturarak geldi girdi kapıdan. Yağmuru yüzüne vuran rüzgar
epey üşütmüştü onu. Titreyen ellerini
birbirine sürterek ısıtmaya çalıştı. Yeterli değildi. Titreyerek merdivenleri
çıktı. Odasına girer girmez çantasını yatağına fırlatıp o çok sevdiği pembe
pijamalarını giydi. Bir de sabahtan kaloriferin üzerine koyduğu çoraplarını ayacıklarına
geçirdi. Artık geriye tek bir hamle kalmıştı, yatağına geçip balık desenli
yorganına sarılacaktı. Hopladı ve bir hamlede yatağın içine daldı. Önce nefes
alıp vermesi hafifledi, sonra gözlerini yavaşça kapattı. Uyumak üzereydi. Derken
biraz durgunlaştı. Yüzünden düşen iki
damla yaş burnundan yastığa damladı. Bir damla iki damla gerisi gelecekti
biliyordu. Yan odadaki kızın içeriye
girmesiyle bölündü hüznü ve doğruldu. Ağlayamamıştı da içindekileri de
dökemedi. Ah! Be ne karmaşık bir duyguydu. Yutkunamıyor ama nefes de alamıyordu.
Gözleri dalıp dalıp gidiyor, üzerine derin bir sessizlik çökmüştü; ama içinde büyük
bir haykırış taşıyordu. Ciğerlerine
oturttuğu kocaman yumrukla doğruldu ve müziği başlattı. Müzik içinden akıp
gitti. Gözleri tekrar daldı. “
Bir insanın yapabileceği en büyük hata yanlış öykülere
kendisini kahraman yapmasıdır. Bu durum
öyle vahimdir ki; öykünün içindeki kimse doğruyu yanlışı göremez. Ancak ve
ancak dışındakiler anlayabilir. Onlar da nasıl önleyebilirler ki hatayı!
Dışındadırlar çünkü. Kenardan bakanlardır onlar. Ne acıyı çekecek asıl
kişiler ne de mutluluğu tadacak asıl kahramanlardır onlar. Oysa öyküdekiler… Onlar treni kaçıran yolcular gibidirler. Biletleri de vardır, koşarlar, koşarlar… Ama
treni kaçırırlar. Bu duyguyu hayatlarının sonuna kadar yaşarlar.
Sizlere pişmanlıkları ve yanlış seçimleri anlattım. Yazımın
cümleleri karmaşık gelebilir; ama bu duyguları yaşayanlar beni elbet
anlayacaklardır. Pişmanlıklarımız olmasa elbette ki bu deneyimleri
yaşayamazdık; size tavsiyem geçmişinizdeki pişmanlıklarınız için kendinize
kızmayı bırakın. Yanlış öykünün kahramanı olmanın hayalini kurmak kadar acı
veren bir duygu yoktu. Yitip giden umutlarınızı çöpe atın ve doğru hayaller
kurun. Doğru hikayelere kahraman olun, doğru insanlarla mutlu olun ve kendi
değerinizi sonuna kadar hissedin. Böyle emir cümleleri kurmam umarım
saygısızlık olmamıştır. Fakat kendi acılarımdan ve deneyimlerimden yola çıkarak
söylüyorum: Yanlış limanlar kadar acı veren deniz kıyısı yoktur. Oysa ki; deniz
kıyıları insanlara huzur vermek için vardır.
Beni okuduğunuz için teşekkürler.
Sevgiler… :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder