16 Şubat 2013 Cumartesi

Yanlış Öykünün Kahramanları




   “Koşturarak geldi girdi kapıdan. Yağmuru yüzüne vuran rüzgar epey üşütmüştü onu.  Titreyen ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalıştı. Yeterli değildi. Titreyerek merdivenleri çıktı. Odasına girer girmez çantasını yatağına fırlatıp o çok sevdiği pembe pijamalarını giydi. Bir de sabahtan kaloriferin üzerine koyduğu çoraplarını ayacıklarına geçirdi. Artık geriye tek bir hamle kalmıştı, yatağına geçip balık desenli yorganına sarılacaktı. Hopladı ve bir hamlede yatağın içine daldı. Önce nefes alıp vermesi hafifledi, sonra gözlerini yavaşça kapattı. Uyumak üzereydi. Derken biraz durgunlaştı.  Yüzünden düşen iki damla yaş burnundan yastığa damladı. Bir damla iki damla gerisi gelecekti biliyordu. Yan odadaki  kızın içeriye girmesiyle bölündü hüznü ve doğruldu. Ağlayamamıştı da içindekileri de dökemedi. Ah! Be ne karmaşık bir duyguydu. Yutkunamıyor ama nefes de alamıyordu. Gözleri dalıp dalıp gidiyor, üzerine derin bir sessizlik çökmüştü; ama içinde büyük bir  haykırış taşıyordu. Ciğerlerine oturttuğu kocaman yumrukla doğruldu ve müziği başlattı. Müzik içinden akıp gitti. Gözleri tekrar daldı. “

   Bir insanın yapabileceği en büyük hata yanlış öykülere kendisini kahraman yapmasıdır.  Bu durum öyle vahimdir ki; öykünün içindeki kimse doğruyu yanlışı göremez. Ancak ve ancak dışındakiler anlayabilir. Onlar da nasıl önleyebilirler ki hatayı! Dışındadırlar çünkü. Kenardan  bakanlardır onlar. Ne acıyı çekecek asıl kişiler ne de mutluluğu tadacak asıl kahramanlardır onlar.  Oysa öyküdekiler…  Onlar treni kaçıran yolcular gibidirler.  Biletleri de vardır, koşarlar, koşarlar… Ama treni kaçırırlar. Bu duyguyu hayatlarının sonuna kadar yaşarlar.



   Sizlere pişmanlıkları ve yanlış seçimleri anlattım. Yazımın cümleleri karmaşık gelebilir; ama bu duyguları yaşayanlar beni elbet anlayacaklardır. Pişmanlıklarımız olmasa elbette ki bu deneyimleri yaşayamazdık; size tavsiyem geçmişinizdeki pişmanlıklarınız için kendinize kızmayı bırakın. Yanlış öykünün kahramanı olmanın hayalini kurmak kadar acı veren bir duygu yoktu. Yitip giden umutlarınızı çöpe atın ve doğru hayaller kurun. Doğru hikayelere kahraman olun, doğru insanlarla mutlu olun ve kendi değerinizi sonuna kadar hissedin. Böyle emir cümleleri kurmam umarım saygısızlık olmamıştır. Fakat kendi acılarımdan ve deneyimlerimden yola çıkarak söylüyorum: Yanlış limanlar kadar acı veren deniz kıyısı yoktur. Oysa ki; deniz kıyıları insanlara huzur vermek için vardır.

   Beni okuduğunuz için teşekkürler.
   Sevgiler… :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder