19 Ocak 2013 Cumartesi

Ulu Orta




'seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin 
nazlanırsın ama bir gün gelirsin' 


düşen bir yaprağa bağladım hayatımı 
olsun artık diyorum ne olacaksa 
paralı asker miyim neyim ben 
ekleyip duruyorum sabahları akşama 
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor 
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta 
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim 
nasıl bir dostluk ki bu,hem kadim 
hem de mayhoş elma tadında. 

kendimi de koysam ayağımın altına 
yine de yetişemiyorum ey aşk, 
omzunun hizasına. 
çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu 
ve ayağını kaldırıyor dünya,konuşurken benimle. 
budanan oğullar gibiyim,sessiz ve narin 
nereye konsam geri sayım başlıyor 
kurcalıyor beni bir çırağın elleri 
ah,unufak olsam ve desem ki 
ağzın tat görmesin hayat 
kandırdın beni. 

sorma, 
elim kırılsın bir daha 
dokunursam güneşe. 

kılpayı kaçırılmış bir şeyin 
bıraktığı ardında 
neyse oyum ben. 
yaralı serçe,benim için dua et; 
gök bir kayalık gibi şimdi üstümde 
dr şükrü öncüoğlu'ndan 
üç ayda bir reçete. 

acıyan bir şeyim ben burdan çok uzaklarda 
ve koskocaman bir hansın sen uğraşma bu çocukla 
çünkü nasıl birşey biliyorum itin taştan korkması 
bir yastık arıyorum kuş seslerinden 
mühim değil sonrası. 

sorma, 
yangın sönseydi suyla 
denizler her akşam böyle yanmazdı. 

yakartop oynayan melekler gördüm güneşle 
ve büyük çiftçiler gördüm dağları biçen 
yolundaydı herşey,ben bile yolundaydım 
ama 
kıyıya vardığımda 
kendimi unuttuğumu anladım 
karşı kıyıda. 

şiirler söyledim belki duyarsın diye 
çığlığıydım içinde dilsiz bir şehzadenin 
sana seslendim durdum bu küçücük odadan 
acımı duy,sensin pusulam benim 
ki dünya 
silinmiş bir harita 
gibi yabancı bana. 

sorma, 
usulca uzandığında 
bir ceset oluyorsun öpüldükçe şımaran.

İbrahim TENEKECİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder